Öcal Uluç

Gördüğümüz, düşündüğümüz, inandığımız doğruları yazdığımız zaman, kızan, öfke ve hatta hakaret yağdıran bir yığın insan var, ilgilisi, ilgisizi, yetkilisi, yetkisizi!..

Çekirge bu defa sıçramadı; Galatasaray, iki farklı öne geçip, turu avucunun içine aldıktan sonra, tıpkı Bordeaux maçındaki gibi üst üste golleri yedi ve bu defa "atayım" derken, mağlûbiyeti de getiren golü ağlarında bulup, "şenlik gecesini mateme çevirdi"; yazık oldu!..

Hiç mi "vicdanınız" sızlamıyor, hiç mi "mahcûp olma-utanma duygunuz" vicdanınızı harekete geçirmiyor?.. Söyler misiniz bana; Trabzonspor-Galatasaray maçına, "o hakemi atarken" hangi kıstası göz önüne aldınız?..

"Efendim, topa dokunmamışlar bu işi bilmezler, bu biz top oynamışlar biliriz" böbürlenmesinin arkasına sığınanlara hep gülmüşümdür!..

"Galatasaray Avrupa'da bir başka oynar" sözünü, "sihirli" bir "gerçek gibi" dün gece gene sahaya süren bir takım izledik, gözlerimize inanamadık!..

Ah rahmetli Hasan Doğan ah!.. "Yarınlar için" neler düşünüyor, neler planlıyor ve nasıl adımlar atıyordun; "erken, çok erken bırakıp gittin"; geride bıraktıkların "neler" yapıyor ve açıkça görüyorum ki, kemiklerini sızlatıyor!..

Birçok meslektaşım yazıp çiziyor, birçok okuyucum maillerde, telefonlarda soruyor:

"Yazmayım" diyorum, direniyorum, sonunda "yazmak zorunda kalıyorum"; zira "herkesin hatasını, yanlışını eleştirirken", Türkiye Spor Yazarları Derneği'nde gördüğüm hataları, yanlışları eleştirmemenin, yazmamanın, "hem gazetecilik anlayışıma, hem gazetecilik ilkelerine, hem mesleğime, hem de derneğime ihanet olduğunu" düşünüyorum.

Sen, "kulüplere saha kapatma ya da seyircisiz oynama cezası vermemek için", talimatların ilgili maddelerine taklalar attırır, "çirkin tezahüratı kronometreler ile ölçmeye kalkıp, devamlılığı bilmem kaç saniyeye bağlar", ve de "çirkin tezahüratın yapıldığı maç sayısını katlamaya kalkarsan", olacağı budur; tribünler hafta hafta "küfürhane ve kavgahaneye döner!.."

Galatasaray'a teşekkürler!.. Bir; "en dağılmış, en buhranlı, en kötümser zamanlarda bile" ve açıkça "küllerinden doğan" bir Phoenix (Zümrüd-ü Anka) olduğunu bir defa daha ispatlayarak, taraftarını ve camiasını mutlu ettiği için!..

Tam bir çaresizlik ve şaşkınlık!.. Skibbe'yi "yetersiz" diye gönderenler, "teknik direktörlük kariyeri Skibbe'nin çok gerisinde olan" Bülent Korkmaz'ı, hem de "bir yılı opsiyonlu 2.5 yıllık" sözleşme ve de "tam yetki" ile takımın başına getirdiler.

Galatasaray'ın bu hâle düşmesinin sorumlusu, elbette Skibbe'dir, onun "darmadağın ettiği" ve "yüz verip, yoldan çıkardığı" futbolculardır ve elbette "bu şubenin sorumlusu" olan Adnan Sezgin'dir ve Haldun Üstünel'dir!..

"Türkiye'de Futbol Federasyonu var mı" sorusuna, herkesin vereceği "tek" cevap vardır; "Olmaz mı, elbette var!.." "Var da, nasıl var?.."

Sayın Murat Başesgioğlu, "Sporun yeniden yapılanmasına gerek olduğunu" belirten ve "yeniden yapılanma için görüş ve önerişlerimizi beklediğinizi bildiren" mektubunuz, "27 Ocak 2009" tarihini taşısa da, elime ancak 10 gün önce ulaştırılabilmiştir!..

Şef: Adnan Polat Assolist : Michael Skibbe

Evet, itiraz edenler, "bu sözcüğün anlamını saptırmaya" çalışanlar, dahası "sözün anlamını" anlamak istemeyenler, "Türkiye Galatasaray'dır" sözü ile "Galatasaray Türkiye'dir" sözü arasındaki farkı "fark edemeyenler" için tekrarlıyorum; "Galatasaray, Türkiye'dir!.."

Türkiye-Fildişi Sahili maçını izledikten sonra, yazdığım yoruma "nasıl bir başlık atmam gerektiğini" epey düşündüm; sonunda da "İyi değiliz" demenin "doğru" olacağına karar verdim. "İyi değiliz!.."

Türk Futbolcusu bazı istisnalar hariç, uzun yıllardan beri "nedense" ve adeta göstere göstere "Milli Takımın özel maçlarını angarya gibi oynar!.."

Galatasaray Kulübü'nün, Futbol Federasyonu ve kurulları ile ilgili olarak yaptığı açıklama tam bir skandal!.. "Haksız" bir bildiri mi; hayır; "haklı tarafı çok olan" bir bildiri!..

Artık işin çivisi ve de "Yıldırım Demirören, koca Beşiktaş'ı babasının çiftliği gibi yönetiyor;