Prof. Dr. İsmail Kaya

Bugün on iki milyon tazecik filiz evlerinden okullarına intikal etti. İş ve pazarlama âlemi bu kitleyi 4-5 yaşında başlayan eğitim yolculuğunun her durağında yaş be yaş, yıl be yıl, bekleyip, kendi cebini doldurmak için ne gerekiyorsa profesyonelce yapıyor. Giyim kuşamdan servise, yiyip içtiğinden kitaba kırtasiyeye, okuldan öğretmene kadar bütün oyuncular pazarlamadaki başarıları ölçüsünde bu büyük piyasadan paylarını büyük büyük alıyorlar.

Diplomaside de, pazarlamada da kelimeler önemli. "Eşek herif" ile "aslan oğlum" farkı gibi. İkisi de hayvan, anlamlar farklı. Kumar denince başka, adına şans oyunu, piyango (hem de Millî Piyango), at yarışı, bahis, loto, spor toto, iddia vesaire derlerse başka oluyor. O kadar çok çeşidi var ki, hangi birini saymalı.

Savaş haber ve görüntüleri medyanın baş malzemesi. Filmler, diziler, entrika, cinayet, vahşet ve silahtan geçilmiyor. Çocuklar en fazla silah ve savaş oyunlarına ilgi gösteriyor.

"Arkadaş, malını anlatamıyor, tanıtamıyorsan, dünyanın en iyi malını yapmışsın, kim bilir, kim alır? Hiçbir işe yaramaz." Kimileri Sakıp Ağa'nın bu sözünden, "mal önemli değil, mühim olan satıştır" manası çıkarır ve ne sattıklarına bakmadan, allem edip kallem edip müşteriyi kandırmaya bakarlarsa, yanlış yaparlar. Önce malın iyi, doğru, haklı olacak; ondan sonra bunu doğru insanlara satacaksın.

08-08-08 sıra dışı bir tarih. Bazıları o gün evlenmek için deliler oldu. Dört milyar insanın gözü kulağı Pekin'de. 204 ülke bütün müsabıklarıyla şimdi Pekin'de boy gösteriyor.

Dün tarih oldu, yarın ise bilinmiyor. O halde bugünün kıymetini bilmeli. Aç kapa derken epeyce gerilmiştik. Açıldı mı, kapandı mı tam anlaşılmadı ama yine de iyi oldu. Hiç değilse, bir süreliğine gevşeriz.

Dava, darbe, dalga, kriz, eğlence... Onlarca yıldır sanki aynı filmleri tekrar tekrar seyrediyoruz. Buna pazarlama da dâhil. O hâlâ peynir gemisi sanılıyor. Firmalar dahi pazarlamayı tam anlayamadı. Pazarlama (siyaset ve ülke yönetimi) ağzı laf yapan şampiyon satıcılar mesleği olmaktan kurtulamadı. Ruhunda insana saygılı bireylerin topluca başaracakları bir büyük oyun haline geldiği henüz anlaşılamadı.

Okullar olmasaydı, neyimiz eksik kalırdı, emin değilim. Okulsuz olmuyor, ama okullar da yetmiyor ki, kurslara; kurslarla girilen üniversitelere; o da yetmiyor, yüksek lisanslara hücum ediliyor, bu uğurda milyarlar harcanıyor. Acaba yerini buluyor mu?

SGK ile özel hastaneler arasında sıkıntılar yaşanıyor. Her nimetin bir külfeti olduğu unutuluyor, külfet-nimet birbirine karışıp, "kimin eli kimin cebinde" belli olmuyor, dengeler bozuluyor.

Başarılı bir işletmenin (devletin) en önemli unsuru sadık müşteri (vatandaş) sahibi olmaktır. Müşteri (vatandaş) sistemden de, teknolojiden de, finanstan da, başka her şeyden de daha önemlidir.

Elektrikte yeni tarife hayırlı olsun. Unuttuğumuz "fiyat ayarlamaları" gıdım gıdım geliyor. Halkın kesesi daha da sıkılacak. Azla yetinmek zorlaşacak.

Gündem futbol. Yarı finali iple çekiyoruz. Altın ayaklardan bizleri sadece manşetlerde değil her alanda birleştirecek yeni zaferler bekliyoruz.

Milyonu aşkın genç, babalar gününde girdikleri ÖSS'de doğru işaretledikleri kutucuk sayısı kadar ailelerini de, yakınlarını da sevindirdi/üzdüler.

Dünyada kaç telekulak çalışıyor bilmiyoruz ama her başta iki kulak bir ağız var. Boğaz dokuz boğum dersek, dinleyenler konuşanlardan kat kat fazla çıkar. İnsanların kuşku, korku, merak ve zafiyetleri çağlar boyunca hep var oldu ve kullanıldı.

Yaz sıcağında açılan açılana. Arada kapananlar da var. Aç/kapa yaşayıp gidiyoruz.

Bir kadeh içki fırtınasının ardından, bir nefeslik duman tufanına hazır mıyız? Geldi, gelecek, ertelenecek derken işte başladı.

Hemen her alanda yaşananlar toplumu "gemisini kurtaran kaptan" pozisyonuna itiyor. Tavandan tabana bir amaç bulanıklığı, belirsizlik, bilinmezlik kokusu var etrafta.

Ekmek Teknesi'nin Heredot Cevdet'i Hasan Kaçan köşe yazarı oldu. Kendine has üslubu yazılarına da yansıyor. Medyanın sermaye yapısı kadar, siyasete ve olaylara yaklaşım kalıpları, haber, yazar ve yorumcuları da dikkate değer çapta değişiyor.

İnsanlar nasihatten, başkalarının kendilerine akıl vermelerinden hoşlanmıyorlar. İnsanlarla bitecek işlerde, arka kapıyı kullanmanın yeni yolları aranıyor.

İş ve pazarlama dünyasında yıllardır değişmeyen iki Ayşe Teyze var. Biri Güngör Uras'ın ünlü Ayşe Teyzesi, diğeri de 18 yıldır çantasında taşıdığı beyazlatıcısıyla ACE'ci Ayşe Teyze. ACE'ci hiç yaşlanmadı, emekli ev hanımı Ayşe Teyze'nin durumu ise hiç değişmedi.