Son Dakika
Yazarlar
Gündem
Ekonomi
Dünya
Teknoloji
Spor
Resmi İlanlar
Tümü
Politika
Sağlık
Kültür-Sanat
Eğitim
Magazin
T-Otomobil
Emlak
Hava Durumu
Namaz Vakitleri
Döviz
Altın
Haberler
Künye
İletişim
Seçim Sonuçları
Ramazan
Yaşam
Bir Zamanlar Türkiye
Video Galeri
3. Sayfa
Bizim Sayfa
E-Gazete
Bize Ulaşın : 444 0 144
Sosyal Medya Hesaplarımız:
Anasayfa
>
Yazarlar
>
Yazar Detay
Seçkin Başkan
info@tg.com.tr
2265 Yazı
16 Mart 2010
Yaşlı kadın hafifçe inledi!
Pazartesi sabah Pelin okula gitmeden gelmişti Murat kapıya. Cipinden atlayıp koşar adımlarla Ahraz Ana'nın eski tahta kapısını iki defa vurdu: - Ahraz Ana! Benim komutan Murat! Kapı gıcırdayarak açıldı. Pelin'di açan:
Devamını Oku
15 Mart 2010
Acıyla sarsıldı genç kız!..
Pelin kapının önünde vedalaştığı Murat'ın gözlerinin içine baktı: - Çok teşekkür ederim sana... Gerçekten son derece sıra dışı bir gün geçirdim.
Devamını Oku
14 Mart 2010
Kar soğuğu başlamıştı...
O gün akşam üzerine kadar gerçekten her ikisi için de farklı, sıra dışı bir gün olmuştu. Öğle yemeğinden sonra ilçede dolaşmışlar, küçük bir çayevinde oturup çay içmişler, uzun uzun sohbet etmişlerdi. Birbirleri hakkında birçok şey öğrenmişlerdi böylece. Her ikisi de memnundu hayatından. Murat elleri cebinde gökyüzüne baktı: - Bugün gerçekten çok farklı oldu benim için. Uzun zamandır kendimi böyle özgür, böyle huzurlu ve mesut hissetmemiştim. İnsanın paylaşacak bir arkadaşının olması ne kadar önemliymiş. Kendimi burada yalnız hissediyordum. Ama artık bu duygularım geride kaldı. Şimdi biliyorum ki Pelin var!
Devamını Oku
13 Mart 2010
Gözleri dolu dolu olmuştu
Bu sırada yemeğin üzerine çayları gelmişti. Murat garsona teşekkür edip genç kıza döndü:
Devamını Oku
12 Mart 2010
Dili tutulmuş gibiydi âdeta!
İlçe merkezine on kilometre uzaklıktaki Kızık köyündeki Balıklı Çeşme'deydiler.
Devamını Oku
11 Mart 2010
"Sen hiç endişelenme"
Yemek sırasında havadan sudan sohbet ettiler. Pelin ve Murat birçok konuda ortak yönlerini bulmuşlardı.
Devamını Oku
10 Mart 2010
Yüzünden bir bulut geçti!..
Akşam henüz çökmüştü. Pelin okuldan döneli bir saati geçmişti. Gerçekten de Ahraz Kadını bıraktığı gibi bulmanın sevinciyle o gün akşam yemeğini Pelin hazırladı. Sıcak bir tarhana çorbası yaptı. Ardından da bol kimyonlu bir patates yemeği pişirdi. Ekmeği Ahraz Kadın zaten haftalık yapardı. Taze yoğurtla da bol köpüklü bir ayran çalkaladı genç kız. Acıkmıştı bayağı. Oturduğu sedirin üzerinden kendisini seyreden Ahraz Kadına döndü: - Tamamdır ana, senin yemeklerin gibi olmaz ama gel iki lokma yiyelim. Ben bu patates yemeğini çok severim.
Devamını Oku
9 Mart 2010
Çorba yapmıştı Ahraz Kadın...
Ertesi gün sabah erkenden kalkan Pelin, Ahraz Ana'nın kendisinden çok önce uyandığını, kahvaltıyı hazırlayıp sütü ısıttığını, ağıla gitmek üzere hazırlandığını görünce sitemkâr bir şekilde âdeta feryat etti:
Devamını Oku
8 Mart 2010
Sanki yok olmak ister gibiydi!..
Pelin neden sonra yaşlı kadının kendisine her zamankinden farklı bir şekilde baktığını fark etti. Şaşırmıştı.
Devamını Oku
7 Mart 2010
İkisi de iliklerine kadar titredi!..
Murat eliyle yaşlı kadının alnını tuttu. Ahraz Kadın titrediğini fark ettirmemek için dişlerini sıktı. Nabzını tekrar kontrol etti. Sonra Pelin'e döndü: - Şimdi sakinleştirici bir iğne yapacağım. Bu gece rahat uyur. Ama mümkün olduğunca dinlensin. İşe falan kalkışmasın. Yarın yeniden uğrayacağım.
Devamını Oku
6 Mart 2010
"Hiç itiraz istemem!"
Pelin bir çığlık atarak fırladı yerinden. Ama Murat çoktan yaşlı kadının yanına gitmişti bile. Onu kollarından tutarak kucaklamış, cılız bedenini kucağına alarak çevresine bakıyordu:
Devamını Oku
5 Mart 2010
"Ahraz Ana beni bağrına bastı..."
Kahvesinden okkalı bir yudum daha alan Murat tam karşısında oturan genç öğretmene dikkatle baktı.
Devamını Oku
4 Mart 2010
Murat hayranlıkla baktı genç kıza...
Ahraz Ana garip bir huzursuzluk duymuştu Murat'ı görünce.
Devamını Oku
3 Mart 2010
İçine bir bıçak saplandı sanki!
Ertesi gün Pelin biraz uyudu... Her zamanki gibi erken kalkmadı. İyice dinlenmişti. Sabah kahvaltısından sonra odasına kapanıp işlerini tamamladı. Öğle yemeği için dışarı çıktığında Ahraz Ana ağıldan yeni gelmişti. Genç öğretmen onun elindeki süt dolu bakracı aldı hemen:
Devamını Oku
2 Mart 2010
"Ahraz Ana zor bir kadındır!.."
Murat başını eğdi: - Tabii ki Pelin Hanım. Ne zaman isterseniz bakarım. İsterseniz hemen... Pelin dudaklarını ısırdı:
Devamını Oku
1 Mart 2010
Bir uğultu koptu sınıfta
Pelin muhtarın uzattığı emri dikkatlice okuduktan sonra katlayıp cebine koydu. Omuzlarını kaldırdı gülümseyerek: - Evet, buyurun sınıfa o zaman. Şimdi bir kıyamet kopacak ama hazırlıklı olun.
Devamını Oku
28 Şubat 2010
"Ben hekimim Pelin Hanım!"
Pelin, latife yollu takıldı Ahraz Anaya: - Ellerine sağlık Ahraz Ana, yine beni fethettin... Senin yüzünden kilo aldım ben burada. Bu otlu ekmek yenmez mi şimdi?
Devamını Oku
27 Şubat 2010
O gün erken kalktı Pelin!..
Kısmet olursa yaz tatilinde bir ay olsun İzmir'e gitmek istiyordu. Bir aydan fazla kalamazdı çünkü dönüp okulun tadilat işleriyle meşgul olacaktı. Damın aktarılması lazımdı, bir de boya badana yaptırmak istiyordu. Milli Eğitim bunun için fazla bir ödenek ayırmazdı. Bu yüzden köylülerin yardımıyla imece usulü yaptıracaktı her şeyi. Sıraların elden geçmesi lazımdı. Nihayet yatmaya karar vererek pencerenin önünden çekildi. Aklı Ahraz Anaya takıldı bu sefer. Kaç gündür durmadan öksürüyordu. Dikkatini çekmişti Pelin'in. Sabah olunca ona zorla da olsa bir ıhlamur içirmeye karar vererek yatağına girdi. Az sonra uyumuştu...
Devamını Oku
26 Şubat 2010
Hepsi zekî çocuklardı
Pelin gece odasında bir süre kitap okuduktan sonra cılız ışıklı gece lambasını söndürüp bir müddet daha pencerenin önünde oturarak dışarıyı seyretti. Odanın içi sıcacık olmuştu. Odun sobası içindeki odunların geçmesine rağmen hâlâ ısıtıyordu. Gözleri toprak yola takıldı. Karşıki evde oturan muhtarın bahçe duvarının yanındaki cılız sokak lambası sapsarı ışığıyla gizemli bir hava veriyordu toprak yola. Sol tarafı olduğu gibi açıklıktı. Köy meydanına ve okula da o taraftan gidiliyordu. Bugün okula gelen genç asteğmeni düşündü: "Ne kadar efendi bir gence benziyor! Yeni komutan geldiğini biliyordum ama görmemiştim. İstanbulluymuş... Hiç olmazsa konuşacak bir insan daha geldi..."
Devamını Oku
25 Şubat 2010
Köylülerle arası iyiydi
Murat yol boyunca hiç konuşmadı. Sabah erken saatte devriyeye çıkmışlar, soğuk havada okula gitmek için cılız bedenleriyle koşmaya çalışan çocukları toplayıp kamyonete doldurmuşlar ve okula götürmüşlerdi.
Devamını Oku
Başa Dön
1
...
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
...
114
Sona Git