Ünal Bolat

"Bunu söylerken sonuç veren uygulamasından memnundu ama ne yalan söyleyeyim bana ikaz yapıyormuş gibi geldi. Kendimce cevap hakkım doğdu..."

"Uyandırma çabalarım boşa çıkıyordu. Bir türlü tepki vermiyordu. Arkası dönük bedenini kendime çevirdiğimde elimdeki baston yere düşüverdi..."

"Ama hiç de öyle olmadı. Dünür gittiğimizde kız bir görüşte kabul etti. Açıkçası ben de şaşırdım!.."

"Ah nineciğim, perdelerin kapatılmasını sanki hayatın sonu gibi düşünürdü. Hayatın akışını pencereden izlerken, ömür defterinin sayfalarını çevirir gibiydi..."

"Oğlumun cenazesini siz getirebilirsiniz, getirin ne olur" diye yalvardı. Hepsi bu abi be... Nice hayırlı işte imzan vardı Özcan Abi... Mekânın Cennet olsun..."

"Aradan üç yıl kadar geçti... Görev gereği yolumuz İstanbul'a düştü... Güzelce bir yerde çok güzel bir sohbetteydik... Tam dört kişiydik... Bir rüya anlatıldı."

"Hayat kazanının içinde bir kepçe misali nice inişli çıkışlı, stresli sıkıntılı günler geçirdik... İflas edip şirketimi kapattıktan sonra hayata da kapattım kendimi..."

"Az sonra sislerin ardından bir köy camisinin minaresi görüldü. Adımlarımızı hızlandırdık. Virajları bir bir dönüyor rampa yukarı yola devam ediyorduk..."

"Önce ne olduğunu anlayamadık. Telaşlandık. Meraklandık. Savaşın bitiminde balıkların geri döndüğünü görüp rahatladık. Ancak göl kan rengindeydi!.."

"Şimdiye kadar hiç ismini kullanmamıştık ki... Ama lakabını iyi biliyorduk. ‘Becayiş'ti işte. İyi de öğretmenin lakabı öğretmenler arasında söylenir miydi?"

"Konuşma bitti. Ardından telefon hattı kapandı gitti. Çok enteresandı. Kablonun görüşmeye kapatılmasından az önce böyle bir iş almak nasip olmuştu..."

"Böyle mi yapılmalıydı? Bir ortak, ortaklıktan ayrılırken geride kalan arkadaşının hayatının altüst olması için de elinden geleni yapması mı gerekirdi?!."

"Geriye dönüp baktığımda "keşke ben de okula gidebilseydim. O sıralarda oturup dirsek dirseğe ders çalışabilseydim" diye içimde bir ukde kalmıştır..."

"Traktöre bir türlü hakim olamıyorduk. Ağabeyim yolun boş olmasından yararlanmaya çalışıyordu. Eğer traktörde aynı sarsıntı olsa çoktan devrilecektik."

"O bir anaydı, analar bilirdi. ‘Yok nene korkmadım' dedim çocukça bir böbürlenmeyle. Hâlbuki ödüm kopmuştu. Sabah olana kadar neler çekmiştim..."

"Sakın korkma! Buradan gelip geçenler olur. Yukarı yoldan araba eksik olmaz. Biliyorum sen koçak bir çocuksun. Zaten erkek adam korkmaz!.."

"Gidip bir ayakkabı boya sandığı almış. Esenboğa Havaalanına gitmiş. Yasak olan bir yere sandığı koymuş. ‘Boyacı, boyacı...' diye bağırmaya başlamış..."

"O yıllarda sigara kav ve çakmak taşıyla yakılıyor. Dedem, yanık vaziyetteki kavı hava almayan bir kutuya koyar, ihtiyaç olunca hafif üfler yakarmış"

"93 Harbi diye bilinen savaşta, Ruslara karşı başarılı direniş göstermiş, bölgeye onları sokmamışlar. Binlerce insanı Rusların kılıcından kurtarmışlar...

"Yıl 1912... Balkan Harbi... Bulgar komitacılar yakalamışlar dedemi ve babasını... Birlikte kesmeye götürüyor... Acıma yok, merhamet yok... Kanun yok!.."