Metiner Sezer

Kıbrıs'ta beklenen oldu ve 'Evet' rüzgârını ardına alan gemi Ada'dan AB'ye doğru yola çıktı. Maksat hasıl oldu olmasına ama bundan sonra ne olacağı tam olarak belli değil.

Herkes gibi benim de arkadaşlarım var. Bunaldığım vakitlerde onları arar, hangisini bulursam onunla çıkıp şöyle bir hava alırım. Veya onlar beni arar, birlikte stres atarız.

Türkiye'de siyasi partiler başta olmak üzere birçok sivil toplum örgütü ve firma iletişim kopukluğu yaşıyor ama hiçbiri farkında değil bunun. Farkında olanlar da ne yapacağını bilemediği için bocalayıp duruyor.

Her gazetede olduğu gibi bugün 34 yaşına giren Türkiye Gazetesi'nde de zaman zaman genel yayın müdürü değişir. Sizi nasıl ilgilendirmiyorsa, aslında beni de pek ilgilendirmiyor bu.

Avrupa'da mal pahalı, emek de öyle. Türkiye'de istihdam edilen işçinin iş yerine maliyeti 500 dolar civarında.

Hasan Sezer. Ailemizin en küçüğü. 'Tanıdığın dürüst adamları say' deseler; kardeşim diye söylemiyorum onu ilk beş arasına koyarım, bu kesin. Kendisi bilgisayar mühendisi ama mesleğini yapmıyor.

MÜSİAD: Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği. Geçmişte, açılımındaki 'Müstakil' sözcüğünden dolayı bazı kişi ve kuruluşlar tarafından yerden yere vuralan, o sözcüğün esasında 'Müslüman' bir birliği ifade eden gizli bir anlam taşıdığı iddialarıyla kâh üzerine gidilen, kâh bazı karalama kampanyalarına muhatap olan ama bütün bunlara rağmen ekonomi alanında hiç de küçümsenmeyecek faaliyetler gösteren MÜSİAD, bugün 2 bin 136 üyesi ve ayrıca 26'sı Türkiye'de, 25'i de yurtdışında olmak üzere toplam 51 şubesi ile hizmet veren bir sivil toplum örgütü.

Kıbrıs da eksik kalıversin, dedim ve son günlerde hiç yazmadım bu konuda. Huylu huyundan vazgeçer mi? Yine yazdım işte!..

Hükümet bir kanun taslağı hazırlıyor; vay, sen misin hazırlayan? İtirazın bini bir para. Bakkallar ayağa kalkıyor. Öldük, bittik!.. Çevirip başka bir taslak hazırlıyor; bu sefer de marketler hopluyor. Biz üvey evlat mıyız?..

Sakıp Sabancı; her türlü haksızlığın karşına dikilecek kadar yürekli, gördüğü her yetimin başını okşayacak kadar şefkatli, sokakta rastladığı her kişiyle kucaklaşacak kadar mütevazıydı.

Türkiye'de medya, yayın organları, sivil toplum örgütleri herkes ama herkes çıra yakıp sol arıyor bugünlerde. Sol nerede?

Hani şu reklam var ya; karşıdan gelen araca doğru yürürken en dişi pozunu takınıp yardım isteyen kadının oynadığı reklam, işte o...

Bir malı pazarlayıp satmak; üretmekten çok daha zor. Bazen pazarlamaya üretimden daha fazla yatırım yapmak zarureti doğuyor bu gerçekten dolayı.

CHP kaynıyor, hem de ne kaynama, fokur fokur!.. Sebep belli, parti oyları eriyor ve bu erimeye bir türlü çare bulunamıyor!

Sıktı be, yeter artık. Yeter. Yeter. Yeter!.. Bir insanın üzerine bu kadar da gelinmez ki?.. Onları didik didik etmek gibi mesleki bir mecburiyetim olmasa; hiçbir gazeteye bakmayacağım. Aha, burama geldi.

Salim Yılmaz... Bir toplantı vesilesiyle tanıdım kendisini. Çok da memnunum. Açık sözlü, dürüst bir şahsiyet. Vakfıkebirli. Memleketinde turizm ve yolcu taşımacılığı yapıyor. Bana, 'Yöneticilerinize söyle' dedi.

Geçmiş başkanların hepsinden yüksek oy alarak İstanbul'a şehremini seçilen Kadir Topbaş'ı kutluyor, başarılar diliyorum kendisine.

Sandıklar açıldı, kel göründü. Seçim; her ne kadar iktidarın zaferi, ana muhalefetin hezimetiyle sonuçlandıysa da esas sonuç bu değil aslında.

Moda da tıpkı tarih gibi tekerrürden ibaret. Pastel renkler, kısa ceketler, belden büzgülü etekler ve uçuşan kumaşlarla tekrar 50'lere dönülüyormuş. Hatta, 20'lerin ve 70'lerin modası da görülecekmiş...

Yeşim Tekstil, akıllı kumaş üretmeye başladı. GAP firması için üretilen bu kumaşın en büyük özelliği leke ve su tutmaması.