Mustafa Selçuk

Bir dönem, sabık bir siyasetçimizin söylediği bir söz vardı. "AB yolu Diyarbakır'dan geçer." Sonra bu sözü herkes lastik gibi uzattı; AB yolunu kimisi Kıbrıs'tan, kimisi Ege'den, kimisi Brüksel'den geçirmeye başladı.

Asgari ücret ve emekli maaşlarında bütçede öngörülenden fazla artış yapıldığında, oluşan ek harcamanın kaynağı gündeme gelmişti.

Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Uzan operasyonunun devlete mali yükünün sorulması üzerine böyle cevap veriyor.

İstikrar programı rayında gidiyor. Hedefleri tutan bütçe, düşen enflasyon, kamu maliyesinde yerleşmeye başlayan disiplin gibi gelişmeler de umut verici. Türkiye'nin en önemli kara deliği olan yolsuzluğun önü hükümet tarafından tıkanacak gibi görünüyor.

Geçen hafta Borsa'daki hızlı çıkışın başlıca tetikleyicisi Kıbrıs'ın "bu defa gerçekten" çözümlenme sürecine girmekte olduğu yönünde artan ümitler oldu.

İş hayatında en sevimsiz konular rakamlardan müteşekkildir, en sevimsiz adamlar da işi rakamlar olan iktisatçılar, muhasebecilerdir.

2001 krizine girerken Türkiye'de sabit kur uygulanıyordu. Yani kur sabitlenerek enflasyonun kontrol edilmesi demek olan kur çıpası yürürlükte idi. Sonrasını biliyorsunuz.

Kronik başağrımız Kıbrıs'ta artık yola çıkıldı. Çözüm şu veya bu şekilde olacak. Dürüst olmak gerekirse, New York müzakerelerinden çözüm yönünde bir süreç başlamasına kimse ihtimal vermiyordu.

Türk destan kültüründe, çok arzulanan ama ulaşılması imkansız kadar güç olan ülküler "kızılelma" olarak nitelenirler. Ekonomimizin de kızılelması herhalde özelleştirmedir.

Usta Yazar Rauf Tamer, bir ülkede medeniyet seviyesinin kaldırım seviyesi ile ters orantılı olduğunu söylerdi.

Dünyada birçok konuda olduğu gibi Kıbrıs probleminde de "Murphy kuralı" işliyor galiba. Altını (gücü de diyebilirsiniz) olan kuralı koyar der biliyorsunuz bu kural.

Başlık ilk anda anlamsız görünebilir. Öyle ya, belediye zaten yerel bir örgüttür.

Dünyada en çok karşılıksız para nerede basılıyor denildiğinde aklınıza Amerika gelmez herhalde. ABD, yıllardır dünya ticaretine ve finansal sistemine yön verdiği için, özellikle dünyanın tek kutuplu hale dönmesiyle birlikte en güçlü devlet olduktan sonra para birimi tüm dünyanın para birimi haline geldi.

Yıllardır iki tarafın "müzakere ediyormuş gibi yaptıkları", esasında ise birçok kişinin çözümsüzlükte varlık sebebini bulduğu "kronik millî dava" Kıbrıs, bu defa çözüm yoluna giriyor gibi.

Yaygın bir söz vardır: Bir konu veya kavramdan çok sık bahsedilmesi, o konu veya kavramın bahsedenler açısından eksikliğine delalet eder.

Dünya ekonomisinde trend belirleyici rol hep ABD'nin oluyor son yıllarda.

Amerika'da bir talk show'da sunucu konuğuna "milyoner olmak istermisin" diye soruyor.

Yıllardır "dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke" de yaşadığımız tezi üzerine kurulu bir güvenlik politikasıyla yönetiliyoruz. Haliyle de, sınır komşularımız ile ilişkilerimizi sadece "korunma ve nefret etme" duyguları yönlendirdi bugüne kadar.

Türkiye'de kaçırılan verginin boyutu akıl almaz seviyelere ulaşmış durumda. Beyana dayalı olan Kurumlar ve Gelir türü vergilerde beyan edilenin birkaç katı vergi kaçırılıyor.

Dünkü yazıda devletin, modern dünyadaki tanımı gereği yüklenmemesi gereken bir görevden bahsetmiştik.