Naci Arkan

Beşiktaş'ta olup bitenlere bir baktığımızda, sanki disiplinin üst düzeyde olduğu izlenimini verir... 11 yıllık "iyi ve has Beşiktaşlı" İbrahim Üzülmez'in bir çırpıda biletinin kesilmesi "radikal kararlar" alan bir kulübün, artı hanesine yazılan bir dipnottur...

Beşiktaş adına her şey tuhaflıklar çemberinde başladı dün gece... Önce Sivok ve Bobo'nun 18'e bile alınmadığı haberi ile sarsıldı siyah -beyazlı taraftarlar... Sonra sahaya çıkan kadro ile irkildiler...

Hafta arasında futbolcu temizliği ile uğraşan ve taraftarın en sevdiği adamı yani kaptan İbrahim Üzülmez'i Beşiktaş'tan uzaklaştıran bir takım, Avrupa Ligi'nde şansını ve hedefini uzatmak için çıktı İnönü'de hezimete uğradı...

Beşiktaş'tan gönderilen bir kedi yavrusu değil ki...

"İçinde kan, yumruk, sopa, taş, küfür" olan spora, bizim ülkede hâlâ daha spor deniyor ne yazık ki... Sadece İstanbul'da olan olayları, sütunlarımızda büyütürken, Anadolu'nun gariban köşelerindeki sporun ahlakla bağdaşmayan yönlerini bazen atlıyoruz ister istemez...

Laptopun tuşlarına basmak öyle zor geldi ki dün gece... Ankara'nın soğuğundan değil... Futbol adına en utanılacak bir maçın, bizim kucağımıza düşmesinden bu isyanımız...

Hakikaten kabak ta verdi... Sporda Şiddeti Önleme Yasası "Çıkacak... Çıkıyor... Çıktı" gibi aldatmalar çemberinde herkesi merakla bekletiyor...

Yıllardır görmediğimiz bir tablonun İnönü'de maç öncesi sergilenmesi ile bambaşka bir kimliğe bürünen karşılaşmada Beşiktaş, kolay zannettiği bir 90 dakikada ölüp ölüp dirildi adeta...

Görülecek bir hesabı vardı Beşiktaş'ın...

Bizim için lig daha önemli." Bu sözler, Ziraat Türkiye Kupası'nı fazla ciddiye almayan, hatta çeyrek finale çıkması hemen hemen garanti iken, Beşiktaş yenilgisi ile dışarıda kalan Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş'in felsefesi...

Portekizlilerin takıma katılması ile bambaşka bir kimliğe bürünen Beşiktaş, bu havasını dün Olimpiyat Stadı'nda kaybetti...

Birisi "Böyle gider" dedi... İlk yarıdaki takımı gördükten sonra, ikinci yarı için en ufak bir tedbir almadı...

Türk Dil Kurumu hazinesine girdiğinizde "çete" kelimesi için aynen şu ifade yer alır: "Yasa dışı işler yapmak veya etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk..."

Bu maçın teknik analizini bir kenara koyalım önce...

Pişkinlik, herkesin oynayacağı bir rol değildir... Bunun için, biraz vurdumduymaz, biraz keskin dilli, biraz da "ben bilirim, ben yaparım" anlayışının hakim olması gerekir insanda... Karşınızda, koskoca F.Bahçe...

27 Ocak-6 Şubat 2011 tarihleri arasında, Erzurum'da yapılacak olan 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları için "hazır kıta" bekliyoruz...

1937 yılında yazılsa da, John Steinbeck'in, unutulmazlar arasına giren eseri "Fareler ve İnsanları", duymayanınız yoktur herhalde...

Sporda Şiddeti Önleme Yasası herkesin dört gözle beklediği bir önem kazandı... Üstelik nasıl çıkacağı da, ayrı bir merak konusu... Meclis Araştırma Komisyonu, herkesi dinliyor...

F.Bahçe, tarihinin en enteresan teknik direktörüne sahip artık... Sözünü budaktan esirgemeyen, koltuğuna zamkla yapışık durmayan, etrafın ne dediğini kendine dert etmeyen bir adam Aykut Kocaman...

Zirve ile arasındaki mesafeyi kısaltmak isterken uzatan ve şampiyonluk sözcüğünün "ş"sini ağzına alamayacak hale gelen Beşiktaş, dün Antalya'da G.Antep önünde iki puan daha bırakarak, zirveden 14 puan geriye düştü...