Naci Arkan

Büyük olmak için, sadece büyük düşünmek yetmez. Bu sadece, hedefi yükseltme azminin bir küçük ifadesidir. Çünkü, büyük olmak için önce inanmak gerekir.

F.Bahçe'nin ve Kayseri'nin puan kaybettiği haftada, G.Saray, ezeli rakibi Beşiktaş önünde bulduğu galibiyetle, mutluluğuna mutluluk kattı...

Kadro yanlışlığı nedeniyle Trabzon yenilgisine çanak tutan Tigana, dün de UEFA Kupası yolunda Beşiktaş'ı zar zor mutlu eden adam oldu...

Ne tuhaf... Kimisi, fakirlik sınırında aldığı maaşının, 30 güne denkleştirilmesi hesapları içinde kafa yorar. Kimisi, 642 bin Euro'luk Ferrari'nin "Enzo" modeli için kayıt sırasına koşar.

Milli maçın soğuttuğu bir lig arasından sonra, İnönü Stadı'na heyecanın yığıldığı bir atmosferde, futbol hasretimizi giderdik...

Güzelliği, aşkı, sıkıntıyı, kahrı ifade etme, insanoğlunun günlük yaşamındaki kesitlerdir... Sözcükler, insan ağzından mermi hızında çıkar...

"İyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak olmazdı." İnsanların, bazen karşılıklı, bazen de hiçbir menfaat beklemeden yaptıkları iyiliklerin, gündeme geldiğindeki yankıları, kulaklara aynı tondan gelmez her zaman... Bazıları, duymamalığa gelse de, gerçeklerden kaçılmayacağını bilenlerin, boyunlarını öne eğip sessiz kalması ve ortalıkta hiç gözükmemesi de bir erdemliktir.

Ne Ağustos sıcakları gördük... Çıldırmadık... Ne trafik karmaşalarında mahsur kaldık... Çıldırmadık...

Çin mallarının istilasına uğrayan Türkiye, etrafı ateşle çevrilmiş bir akrebin çaresizliği içinde, çoğu sektörde kendi kendini imha plânını yürürlüğe koydu...

Gündüz insanların bir ağaç altı, bir serinlik; gece de, Beşiktaş'ın gol ve puan aradığı bunaltıcı İzmir havasında, hem biz, hem de siyah-beyazlı takım kayıp vermedi...

Dünyada yerimiz başka bizim... Herkesin yaptığını değil, kimselerin aklının ucundan bile geçmeyecek, buluşların ve vuruşların adamıyız hepimiz...

Vestel ayıbını seyircisi önünde temizlemek isteyen Beşiktaş, adeta tek kale oynadığı maçta taraftarının hem sevgisini, hem taktirini kazandı...

Dün bir, bugün iki... Sabırsız milletin, sabırsız çocukları olarak, yine ortalığı bulandırmaya devam ediyoruz... Sporun akademik çilesini çekmeden, birden teknik direktör ve uzman kesilenlerin, sadece kendilerine değil, ülkeye verdikleri zararın boyutları, elektrik tasarrufunun gündeme geldiği şu günlerde, bu iptidailiği bile geride bıraktı...

Ligin ilk maçında farklı Erciyes galibiyetinin, havasını ve kafasını değiştirdiği dev F.Bahçe, Avrupa arenasında birden cüce oluverdi...

Hazırlık maçlarının zayıf, Süper Kupa'nın güçlü takımı, dün lig ciddiyetini kaldıramayan Beşiktaş'tı... Delgado transferi ile taraftarının yüreğine su serpen yönetimin, dün kafasına bir nokta "dank" etmiştir herhalde... Bu takım, bu defans kurgusu ile, taraftarının canını çoook sıkar çook...

Kimisi ana karnında 9 ay 10 gün ihtimamla beslenir, korunur ve sonunda dünyaya getirilir. "Adını ne koyalım" hesaplarının aylar önce belirlendiği "Nur topu gibi" erkek evladının sevinci, sadece kendi ailesini değil, ülkenin de bir "Mehmetçiğe" kavuşmasının coşkusudur bir yerde...

Kafamızın içinden atamadığımız, acıyla yoğrulmuş düşüncelerin sarmaladığı beynimizin odak noktası, bizim yaşantımızı da inanılmaz şekilde etkiliyor.

Bir yanda, yüreklere düşen "kor ateşin" alev alev sardığı insanların acısı, bir yanda da "aşk ateşinin" gönülleri sardığı Paris maceraları...

Yıllardır şu IMF denilen mali polisten kurtulamadık. Bırakın kurtulmayı, isteklerini yerine getirdikçe adamları daha da azdırdık.

G.Saray'da, kağıt üzerinde olmayan ama etik değerlerin üstün tutulduğu anlayış kanunları vardır... Lisenin mezuniyet belgesi, dünyanın dört bir tarafında yapılan masterlerin kat kat üstünde bir değerdedir... G.Saray'da lise mezunu ol da, ne olursan ol...