Öcal Uluç

Hiç utanmaları yok!.. Hiç "Ne oldu, ne bitti, nereden nereye geldik" demiyorlar, soruşturmuyorlar, incelemiyorlar!..

Sevgili kardeşim, değerli meslektaşım ve başkanım, Salı sabahı Milliyet gazetesinde yazını okurken, aşağıya alacağım bölüm, kalemim, mesleğim ve derneğim adına gözlerimin buğulanmasına sebep oldu:

Zaten giderek kan kaybeden Türk futbolunun ve futbolcusunun tamamen önünü kapayacak olan "yabancı sınırlamasının kaldırılması ya da yabancı kontenjanının arttırılması" istekleri karşısında "Hayır" diyen Türkiye Futbol Federasyonu'nu kutlarım!..

Pazar geceleri ekranlara kurularak "Efendim, bana inandırıcı gelmedi, böyle penaltı olmaz, adam böyle bir itmeyle, böyle bir temasla düşer mi, hadi canım sen de, hakemi aldatıyor" diye ahkâm kesenlere, eski Merkez Hakem Komitesi Başkanı Bülent Yavuz "enfes" bir yazı ile cevap verdi!..

G.Saray'ın futbolu her hafta geriye gidiyor. Gerets'in defansı çorbaya, orta sahayı aşureye çevirme gayreti, takımın golcüleri olmasa, şampiyonluk yarışında sarı-kırmızılılara kolayca havlu attıracak.

Uzun süredir "Türk Atçılığı" ve "Türkiye Jokey Kulübü" üzerine yazı yazmadım; bazı "atçı dostlar" telefonlarla ya da karşılaştığımız zaman yüz yüze "Ne o senin de mi sesini kestiler" diye sormaya başladılar!..

Aylardır para, pul yok!.. Verilen hiçbir söz tutulmamış!.. "Özhan Canaydın kazanmasın" diye, Riva Projesi, aylar öteye ertelenmiş!..

Bir hakem ya da yardımcıları ile beraber hakemler, "bir ofsayt pozisyonunu" ya da bir "penaltı pozisyonunu" görmemiş olabilirler; görüp de "Acaba" tereddüdü içinde vermemiş olabilirler; okuyucularım iyi bilirler; "artık" yıllardır "hakemlerin bu tip hataları için" ağır yazılar yazmıyorum, hatta "eleştiri dozlu" yazılarım bile çok nadir oluyor!..

"Hocam! Her bir Galatasaraylının yaptığı bir hatayı, anında Futbol Federasyonuna ve Ceza Kuruluna, hedef gösteriyor, cezalanmasını talep ediyorsun.

"Taraftar" istemiyor!.. "Fenerbahçeliler" istiyor!.. İşte "böyle" bir başkanı, Galatasaray Genel Kurulu "üçüncü defa" başkan seçti!..

G.Saray, F.Bahçe maçı yorgunu olabilirdi; G.Saraylı futbolcuların aklı, İstanbul'daki Genel Kurul oy sayımına takılmış olabilirdi; Ama, Gerets'in böyle bir mazereti olamazdı.

Eğer Futbol Federasyonu, "Galatasaray - Fenerbahçe maçında olanlardan" ders çıkarıp, "talimatlarda yazan" cezaları, hem de "harfiyen" vermezse, bu işin sonunu alamaz ve her maç "olaylar büyüye büyüye" bizi dünya âleme maskara eder!..

Aslında "bugün", Galatasaray - Fenerbahçe Kupa maçında kendilerine "Galatasaray taraftarı" diyen ama "taraftar" olmak bir yana, "insan" olmaya bile ihanet edenlerin "tribün" rezaletini ya da "Atletizmimizde yeni bir dopingten kaçma skandalının nasıl yaşandığını ve önlendiğini" yazmam gerekirdi, ama "okuyucularım beni affetsinler"; bu iki çok önemli konuyu yarınki "Uluçmarket'e bırakarak", Galatasaray Genel Kurulu konusunu gündemime alacağım; zira Galatasaray Genel Kurulu yarın ve "bu yazı" yarına kalırsa; "çok geç olabilir!.."

Ne diyor bu zat-ı muhterem?., Bu zat-ı muhteremin hiç mi izanı yok, insafı yok?.. Acaba, vicdanı da, protokol tribününün portmantosuna asıp, orada unuttuktan sonra mı, soyunma odalarının önünde spor yazarlarına açıklamalarda bulundu?..

Hayatları böyle geçti!.. Çıkıp ortaya "Ben varım" demezler, diyemezler, ama "perde arkasından havuza ittikleri kişileri" Galatasaray'ın başkanlık koltuğuna ve yönetici sandalyelerine oturtmak için "her türlü" baskıyı yaparlar!.. Kim bunlar?..

"Acûl" yorumcularımız, daha "Federasyon seçiminin ve Merkez Hakem Komitesi'nin göreve gelişinin haftasında", başladılar yaygaraya!..

Hakan Şükür olmasaydı, "bu durumdaki" bir kulübün "futbol takımı" Türkiye'nin kendisinden sonra gelen "en pahalı" ekibinden "en az" bir misli "pahalı" bir takımla, hâlâ ve hâlâ şampiyonluk mücadelesi yapamazdı!.

Akşam gazetesinde sevgili Nezir Önal'ın bir haberi çıktı; "3813 sayılı Futbol Yasası'ndaki devletin sadece gözetim ve denetleme yetkisine sahip olduğu 31. maddenin kapsamı genişletiliyor.

Fenerbahçe - Galatasaray Kupa maçını, "özel mazeretim sebebi" ile "TV'den izleyemedim!." Dün sabah bilgisayarımın başına erkenden oturdum ve internette, gazetelerin spor sayfalarını taradım!.

"Böyle" bir günde ne yazılır?.. Ne "yaralı" Kanarya, ne de "yaralı" Aslan için "yaraları daha da derinleştirecek" bir şeyler yazmak, "benim için" mümkün değil!..