Ziya Osman Açıkel

"Devlette süreklilik esastır" sözünü ağızlarına dolayanlara sesleniyorum. Ortada bir devlet bulunuyor. O devletin adı, Türkiye Cumhuriyeti. Bu ülkenin vatandaşı T.C'nin yüceliğine inanır. Vatanını, milletini, devletini seven, sevgisini çalışarak göstermeli.

Geçtiğimiz hafta. 19 Eylül 2002, Perşembe günkü Türkiye Gazetesi. Köşe yazımı şu üç cümle ile bitirmişim: "....Sırada Recep Tayyip Erdoğan'ın seçime gi-re-me-me-si ve aday o-la-ma-ma-sı durumu var. Daha doğrusu. Seçime gir-di-ril-me-me-si ve aday ol-du-rul-ma-ma-sı demek daha doğru olur." Dememiş miydim?!!

Kırk-kırkbeş gün öncesi idi herhalde. Gündemde 3 Kasım erken seçimi, medyada seçim ittifakları ve milletvekili aday adayları bulunuyordu. Malum...

Sümer Oral'ı ağlarken hiç görmemiştim.. Evet, Türk siyasetinin güçlü adamı gözyaşı döküyordu dün İzmir'de. İhtilaller yaşamış, 12 Eylül'ü tüm benliğiyle hissetmiş, AP'yi, DYP'yi, ANAP'ı sırtlamış Sümer bey ağlıyordu.

İsmail Cem'e dedim ki: "Lütfen samimi söyleyin. YTP, 3 Kasım seçiminin ertelenmesini istiyor mu?" Demli çay bardağına elini uzattı Cem. Bardağı sıkı sıkı tutan İsmail Cem net konuştu: "Evet. Seçimin ertelenmesi benim partimin lehine."

Ankara'da... Kimin ne yaptığı belli değil. Mesut Yılmaz: "MHP yanlış yapıyor. Hükümetten çekilsin." Devlet Bahçeli: "Yılmaz bize karışamaz. Telkinle iş yapmayız. Hükümet devam etmeli." Tansu Çiller: "Seçimin ertelenmesine karşıyız. Ama hükümet yıkılırsa, ülkenin hükümetsiz kalmasına izin vermeyiz."

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezi'ne gittim. Dostları ziyaret ettim. İyi ki de gitmişim, ziyaret etmişim. Sevgili okurlarım.Ben zaten eskiden beri biliyordum. Sizlerin de bilmesini isterim. Farklılar. AKP her anlamda diğer partilerden çok farklı.

Dün gece Ankara karıştı. Hem de öyle karıştı ki! Sol, etnik sol ve radikal sol ittifakı keskin bir dönüş yaptı. HADEP çatısı altında buluşmaktan vazgeçildi. 3 Kasım'da kullanılacak oy pusulasında HADEP bulunmayacak.

Eğer son anda bir ertelenme olmaz ise.. (Bana göre olmayacak.) 3 Kasım erken seçimine 58 gün kaldı.

Bana daha önce "tezgâha girmem" demişti. Ve... Tansu Çiller seçimin ertelenmesi tezgâhına girmedi. 'Menfaatler oyununun' sergileneceği 'İstanbul tiyatrosunda' başrol oyuncusu olacaktı az daha Çiller.

Deniz Baykal'ın deyimiyle 'Kutsal Cuma' günü Kemal Derviş yakasına CHP rozetini taktı. Sevgili Kemal Derviş'e başarılar diliyorum. Tebrik ediyorum Deniz beyi. Siyasi dehasıyla Derviş'in CHP'ye geçmesini başardı Baykal. Vatana, millete, CHP'ye, Baykal'a ve Derviş'e hayırlı uğurlu olsun.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Anadolu'nun, gerçek reel sektörün sesidir. Zenginler Kulübü TÜSİAD ise, Türkiye'yi maddi güçleriyle yönetmek isteyenlerin derneğidir. TÜSİAD toplantılarını Hilton'da, Sheraton'da yapar. Halktan uzak durur. "İş dünyasının görüşleri" diye, kulüp üyelerinin isteklerini hükümete dikte eder. Partileri yönetmeye çalışır. TOBB, bugünkü Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu ve yönetimiyle kesinlikle TÜSİAD'ın zıddı olan bir tarz içinde. Hakkari'den Edirne'ye. Muğla'dan Kars'a tüm illeri, pek çok ilçeyi dolaştı Hisarcıklıoğlu. Anadolu'nun nabzını yerinde ölçtü.

Başbakanımız Bülent Ecevit siyaset arenasından çekilmemeye kararlı. Karaoğlan Ecevit ilerlemiş yaşını, hasta vücudunu önemsemiyor. Hele hele öz evlad Hüsamettin Özkan'ın olaylı ayrılışı bile Ecevit'i yıkmadı. Bana göre; Bülent Ecevit mücadelesinden vazgeçmiyorsa, Rahşan Ecevit faktörü bu inadın nedenidir.

Türkiye gündemine 'sol' oturdu. Kalkacağa da benzemiyor. Kemal Derviş'in sosyal demokrat partileri tek bir çatı altında toplama gayreti, solu harekete geçirdi.Birbirleriyle anlaşamıyorlar. Aralarında uyumsuzluk var. Genel Başkan düzeyinde kavgalılar.Bütün bu olumsuz cümleler, sol partilere yönelik. Ve de, doğru tarif ediyor solun içinde bulunduğu durumu.

Ne düşünürseniz düşünün! Hangi senaryoyu yazarsanız yazın! Başlıkta yönelttiğim, üç sorunun cevabını net olarak vermek mümkün değil. Peki. Tamam da.

Evet. Kemal Derviş... T.C Başbakanı ünvanını almak istiyordu. Evet. Kemal Derviş... Solun kendi başkanlığında toplanmasını istiyordu. Evet. Kemal Derviş...

Kemal Derviş'in koştuğu yer Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı koltuğu idi. Bu isteğini "Bakanlık görevimde büyük işler başardım. Daha büyük işleri bitirmek bakanlıktan öte makam gerekiyor Sayın Açıkel" diye açık açık bana konuşmuştu Derviş Roma da. Üstelik...

Çünkü... O, ABD'nin 'Türkiye'deki yönetimin başında' görmek istediği son gözdesiydi. Çünkü.. O, Washington'da 'her tezgahtan' geçmiş, özellikle plânlama alanında mükemmel bir düzeye ulaştırılmıştı. Çünkü... O, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en ihtiyaç duyduğu şey olan 'yeşil doların gücünü' arkasına almıştı.

Onun kararını değiştiren ABD'nin başkenti Washington D.C.'den gelen "Koalisyon ortağı olabilirsin telkininden başka birşey değildi.

1973-1976 yılları arasında Bülent Ecevit'in danışmanı. Siyasi görüşü ise, Cumhuriyet Halk Partisi çizgisinde devletçi sol.