Ahmed Doğrusözlü

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Aşûre Günü oruç tutun! Çoluk çocuğunuza iyilik yapın! Bir kimse, Aşûre Günü çoluk çocuğuna iyilik yapıp, sevindirse, Allahü teâlâ, ona senenin diğer günlerini iyi eder."

Muharrem ayının 1. gecesi, Müslümanların hicrî yılbaşı gecesidir. Muharrem ayının 1. günü de Müslümanların yeni yılının, yâni hicrî yılın 1. günüdür...

Müslümanlar kendi yılbaşı gecelerinde ve günlerinde müsâfeha ederek, telefonla veya mektup yazarak tebrîkleşirler. Birbirlerini ziyâret eder ve hediye verirler...

Hıristiyânlar "Noel"i ibâdet niyetiyle kutluyorlar. Bunun için bugün de, bir Müslüman bunu kabûl ederek veya etmeyerek Noel kutlamalarına katılamaz, buna değer veremez...

31 Aralık Pazartesi günü, mîlâdî 2007 senesinin son günü idi. 1 Ocak 2008 Salı günü, yeni bir mîlâdî seneye daha kavuştuk...

Hazret-i Mevlânâ, tasavvuf deryâsına dalmış bir Hak âşığıdır. Kâdirî tarîkatında idi. İlmi, teşbîhleri, sözleri ve nasîhatleri bu deryâdan saçılan hikmet damlalarıdır...

"Şeb-i Arûs":"Düğün Gecesi" demektir. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, en çok sevdiği zât olan Allahü teâlâya kavuştuğu geceyi, böyle tavsîf etmiştir...

Bayram günlerinde, akrabâyı, dostları ziyâret edip, bayramlarını tebrîk etmelidir. Çocuklar; bilhassa, yetîm, kimsesiz çocuklar sevindirilmelidir...

"Iyd", "bayram" demektir. Her yıl, Müslümanların sürûru, sevinci avdet ettiği, tekrâr geldiği için, bu sevinçli günlere "Iyd" denilmiştir. Bayram gün ve geceleri, günâhların affedildiği, rahmet kapılarının açıldığı zamanlardır...

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Arefe Günü oruç tutanların, iki senelik günâhları af olur. Biri geçmiş senenin, diğeri ise gelecek senenin günâhıdır."

"Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutanın, ömrü bereketli olur, malı çoğalır, çoluk çocuğu belâlardan muhâfaza olur, günâhları affolur, iyiliklerine kat kat sevâp verilir, ölürken kolay can verir, kabri aydınlanır..."

Bu vatanı ve bu milleti seviyorsak; gerek yetişmiş erkek ve kadınlarımızı, gerekse henüz ömürlerinin baharlarında olan çocuk ve gençlerimizi kumar illetinden ciddî bir şekilde korumalıyız...

Şu bir vâkıadır ki, tarih boyunca, hep îmânsızlar îmânlılara saldırmışlardır. Bu çarpışma, önceden harp vâsıtalarıyla, döğüşerek olduğu gibi, şimdi de neşir yoluyla, propaganda ile yapılmaktadır...

Eğitimde işin esâsı, hem kendisine faydalı, hem de âilesine, milletine, vatanına ve devletine faydalı birer unsur meydana getirmektir...

Muhammed aleyhisselâm Peygamberlerin sonuncusudur. O'nun kitâbı, geçmiş kitâpların en iyisidir. O'nun dîni, bütün dînleri yürürlükten kaldırmıştır. O'nun getirdiği dîn, kıyâmete kadar bâkî kalacaktır...

Peygamberler vâsıtasıyla gönderilen "Dîn", "İnsanları ebedî saâdete götürmek için Allahü teâlâ tarafından gösterilen yol" demektir...

Dünyâdaki bütün insanlar "mes'ûd" ve "bahtiyâr" yanî mutlu olmak isterler. Fakat mesut olan pek azdır; çünkü saâdetin ne olduğunu bilen azdır...

Peygamberlerin hepsi, insanları "fevz u necât"a yani dünyâda ve âhirette kurtuluşa dâvet etmiş, sırât-ı müstakîmi, doğru olan yolu, bıkmadan, usanmadan ve yılmadan anlatmışlardır...

Günümüzde görülen, bütün dünyâdaki insanların içine düştükleri buhrânların, bunalımların en önemli sebebi, şüphe yok ki, insanların rûh ve madde dengesini kuramamalarıdır...

Peygamber Efendimiz buyurdu ki: "Cebrâîl (aleyhisselâm), bana komşu hakkının öneminden o kadar bahsetti ki, komşuyu komşuya mîrâsçı kılacak zannettim."