Kemal Belgin

Geçtiğimiz hafta, NTV ekranlarında F.Bahçe asbaşkanlarından sayın Murat Özaydınlı ile bir tartışmamız oldu. Fazlaca konuşuldu.

Tren kazası, anlaşılan o ki, uzun bir süre gündemden düşmeyecek... Düşmemelidir de... Sen daha ülke olarak, üç büyük şehirden ikisini birbirine direkt bağlayamamamışken, tutup üç günde trenlerini hızlandırıyorsun.

Bu işle direkt banka mı ilgilidir bilemem ama, bizim kuşağı Doğan Kardeş Dergisi ile büyüten Yapı Kredi Yayınları'nın, 2002 yılı yayını olan F.Bahçe Tarihi'nin bir kaç sayfasını okuyunca aklım duracak gibi oldu, onlar adına ben utandım ve de mesleğin ne kadar acı biçimde erozyona uğradığına tanık oldum.

Yahu; yaz ortasında, hangi dolmayı en kral buzdolabına bile koysanız, ne kadar dayanır ki? Hanıma sordum, "Üç veya beş gün" dedi... Ama, Daum'un Alman Milli Takımı'na teknik direktör olup olamayacağı yalanı 1.5 aydır kokmadan her fırsatta masaya getiriliyor.

UEFA Tahkim Kurulu Asbaşkanı Şenes Erzik'in federasyonu üyelerinden Türk vatandaşı, hukukçu, Av.Levent Bıçakçı Futbol Federasyonu Başkanlığı için adaylığını açıkladı.

Milli Takımlar Teknik Direktörü Ersun Yanal, geçtiğimiz hafta NTV ve CNN'e konuk oldu.

Bizim Erman Toroğlu, Avrupa Futbol Şampiyonası'nın son maçlarında, Fransa ve Almanya'nın elenişini, tuttu, Michel Platini ile Franz Beckenbauer'e bağladı.

Aslında söylenecek fazla bir şey yok. Çünkü, şampiyon olan takım, evsahibi Portekiz'i iki defa, dünya ve Avrupa futbol şampiyonalarını arka arkaya kazanmış tek ülke Fransa'yı ve de Avrupa futbolunun en iyi takımı diye nitelendirilen Çek Cumhuriyeti'ni yeniyorsa ne denebilir ki?

Önce hiç kimsenin gözardı edemeyeceği, daha doğrusu inkâr edemeyeceği bir futbol gerçeğinin altını çizelim. Hem de kalın kırmızı çizgiyle...

Önce çok önemli bir durumun altını çizmek istiyorum. Danimarka takımının çeyrek finale Yunan Milli Takımı'nın da finale oturmasına ne sevindim bilemezsiniz. Neden mi?

Yahu, hani derler ya, bir yaşıma daha girdim diye... Ne kadar da doğru söylemişler meğerse... Neden mi?

"İhanetin büyüğü küçüğü olur mu?" diyeceksiniz ama, Futbol Federasyonu Genel Kurulu'nun iptâli sözkonusu olunca, ihanetin başına bir büyük sıfatı koymak geldi içimden. Ankara'daki acı haber İstanbul'a ulaştığında, bundan 25 sene öncesine gidiverdim birden.

Fransa'nın Avrupa Futbol Şampiyonası'nın hemen ikinci basamağında evine dönüşü tabii ki, sadece güya teknik direktör Jacques Santini'nin tasarruflarına bağlı değildir.

Alman Milli Takımı; yani bir 30 sene dünya futboluna patronluk etmiş Almanya'nın futbolu, günümüz Avrupa Şampiyonası'ndan ikinci turu göremeden dönüş bileti aldı.

Maliye Bakanı kafa mı buldu?

Neredeyse 40 yıla yaklaşan meslek hayatımda ilk defa bir hakem için aşağıdaki ağır yorumu yapacağım. Bir sıska İngiliz düdük, bana göre şu ana kadar turnuvanın en iyi uç oyuncusu olan Verpakovskis'e yapılan ikisi kafa kol, biri tabanla basma ve bir diğeri de hem diz darbesi hem itme şeklindeki dört penaltıyı çalmamıştır.

Danimarka - İtalya maçından sonra yazdığım yazınınbir bölümünü hatırlatarak bugün kalemi ele almak daha doğru olur dedim. Şöyle demiştim; "....

İngiltere ile İsviçre'yi karşı karşıya getiren ve herkesçe İngiltere'nin peşin favori gösterildiği oyun, hiçbir dakikasında sürpriz sinyalleri veremeden geçti ve bitti.

Bir geminin kaptan köşküne kaptan gibi kaptan koyamazsanız, tayfalarla bu teknenin nasıl yüzdürüleceği ve belirlenmiş limana ne zaman yanaşıp yanaşmayacağı belli olmaz.

Biz, bazı ve mâlûm özel televizyonların kalitesiz yayın politikasından bıkmış bir toplum olarak, daha doğrusu toplumun toplum gibi kalanı olarak, TRT'den medet ummaktaydık.