Muhsin Abay

Dünyanın en sanayileşmiş yedi ülkesinin (ABD, Kanada, Japon, Alman, Fransız, İtalyan, İngiliz) devlet veya hükümet başkanları 1975'te bir araya geldiler.

Kışın beyazını, yazın güneşini, baharın tomurcuğunu, sonbaharın buruk sarısını tadıyla ve dolu dolu yaşadığımız günleri özlemeyen var mı? Gençlik çağımızın fiziğinde değiliz, metabolizmamız değişiyor, bedenlerimiz eskiyor, beyinlerimiz olgunlaşıyor.

Beş Haziran Çevre Günü. İnsanlar unuttukları analarını zorla bile olsa hatırlamak için yılda bir kere "Analar günü" yaptıkları gibi, dünyayı kirlettiklerini hatırlamak için de "Çevre Günü" ihdas etmişler

Eskiden ülkeler kapitalist veya komünist diye ayrılırdı. Türkiye komünist değildi, ama komünizme has merkeziyetçilikte kimse bileğini bükemezdi.

Çin'in gelişmesini ve dünya sahnesine girişini sıradan bir olay olarak göremeyiz. Nüfusuyla, enerji talebi ve hammadde tüketimiyle, üretim ve ihracatıyla, çevreye etkisiyle her hareketi küresel bir dalga doğurmaktadır.

Dokuma ve giyim sanayimizin ucuz Çin ürünlerinin pazarlarımızı doldurması karşısında rekabet edemeyeceği feryadını sıkça duyuyoruz.

Din deyince yakın zamanlara kadar kalabalık nüfuslu, açlık ve sefalet içinde bir ülke akla gelirdi. İnsanların afyon çektiği, bambu şapkalı, tek tip paçalı, içine kapalı komünist Çin yok artık.

Önceki iki yazımızda AB'nin iç ve dış sorunlardan, zorluklardan korunmuş dikensiz gül bahçesi olmadığını ve geleceğinde ciddî meydan okumalarla karşılaşacağını ifade etmiştik.

Milletimiz refahı, düzeni, insan haklarını, gerçek demokrasiyi yani medeniyeti istiyor. Medeniyet, adını bildiğimiz ama asla kavuşamayacağımız sevgili. Anka kuşu gibi bir şey. Şâir Nâbî ifadesiyle; İsmi var, cismi velî nâ-peydâ / Kîmyâ ile cihânda anka.

Halkımızın büyük çoğunluğu yıl sonunda AB giriş müzakerelerinin başlamasını, on yıla kadar da tam üye olmayı canı gönülden istiyor.

Fert ve millet olarak gelecekle pek ilgilenmeyiz. Hele uzak gelecek hiç hesabımızda yoktur.

Devletlerin etkili ve sorumlu oldukları sahalar artık kendi sınırları ile başlayıp bitmiyor. Ülke içine kapanarak, yapay resmî doğrular yayarak, hamaset ateşleyerek, egemenliği korumak artık mümkün değil.

Çoban, sürüsü için ne anlam ifade ediyorsa, siyasî liderler de ülkeleri için aynı şeyi ifade ediyor.

Gelin bugün sizinle aritmetik kurallarına uymayan bir gönül matematiği yapalım. Bir artı bir eşittir iki. Bu aritmetik doğrudur.

Psikologlar ve insan davranışlarını yorumlayan uzmanlar fikirlerime katılmayabilirler.

Küreselleşme 1980'lerden sonra dünya literatürüne girmiş bir terim.

Demirperdenin yıkılması sâdece komünizmin çöküşü değildi.

Türk belediyeciliği 1984'te rahmetli Özal'ın başlattığı belediyecilik atağı ile çok tecrübe kazandı, iyi belediyeciler yetişti.

Başkanlarımız mazbatalarını alıp, koltuklarına oturdular. Kutlama ve kucaklaşma işini bitirmiş olmalılar. Şimdi icraat zamanıdır.

Seçimler demokrasinin bayramıdır' sözünü çok sevdim. Mahallî yöneticilerimizi bayram havası içinde seçtik. Hepsini kutluyor, başarılar diliyor ve doğru işler yapmalarını bekliyoruz.