Naci Arkan

Ne zaman Ali Sami Yen'e gelsek karşımıza değişik bir G.Saray çıkıyor... Kimin kadroda, kimin kulübede ve de kimin 18 dışında olacağını bilmek lotoda 6 tutturmak kadar zor...

Bu Beşiktaş alem takım... Dün gece devirdikleri Malatya ligin en kaliteli ekiplerinden biri... Devrenin sonlarına kadar taraftarını fıtık ettiler, 2 dakikada maça imzalarını attılar... Oysa karşılaşmanın başlarında Malatya'nın 3 gollük pozisyonu Cordoba'da erimese, işler hiç de bu kadar kolay olmayacaktı...

Seçim öncesi parti liderlerinin vatandaşlara verdiği sözlere bir bakın... Eğer verdikleri sözlerin binde birini yapsınlar, Türkiye ihyâ olur... Kandırma siyasetinin meydanlarda inanılmaz boyutlara erişmesini, meraklı ve alaylı şekilde izleyenler, liderlerden yağcılık alkışlarını da esirgemiyor...

Yoo... Yoo... Bu G.Saray değil. Hele Fatih Terim'in G.Saray'ı hiç değil. Bakmayın siz bu maçın kazanıldığına...

Amerika, Türkiye'yi geçmişten bu yana dost olarak değil, hep tost olarak kullanmıştır... Ne zaman uçakları için inip kalkacak bir yer arasa, aklına hep Türkiye gelir... "İncirlik'i, Malatya'yı, Diyarbakır'ı bana tahsis et!" Ne zaman ki canı sıkılıp, elindeki mermileri patlatacak yer arasa, yine aklına hep biz geliriz... "Haydi beraber savaşa!"

Türkiye Gazetesi'nin Salı günkü manşetinde bir yalvarış, bir yakarış, bir isyan vardı... F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım, İzmir'de yaşanan küfür ve tribün olayları konusunda feryat ediyordu: "Adalet istiyoruz!"

Sarajevo maçından sonra üstüne "Güven kimliği" giyen Beşiktaş'ı bir başka gözle izledik... Üstelik gündüz gözüyle... Siyah-beyazlılar sahanın her alanında pres koydukları maçta ilk 35 dakika inanılmaz dinç gözüktü...

Lucescu havaalanında bir kuşku düşürdü Beşiktaşlı'nın gönlüne... Yok efendim, Sarajevo genç ekipmiş... Yok efendim, bunlar piyasa yapmak için çok heveslilermiş... Yok efendim, Sarajevo cehennemmiş... Lucescu'nun sonunda dalga geçtiğini anladık...

Yüksek Seçim Kurulu'nun açıkladığına göre; TBMM'ni kaçacak delik olarak görenler hiç de az değil...

Terim'in dama taşı gibi oynadığı G.Saray dün gece yine değişik isimlerden kuruluydu... Ayhan ve Sarr kulübede, Emre ile Suat sahada... Sezon başından beri bir türlü özlenen Hasan Şaş olamayan Dünya Kupası yıldızı ise affa uğramış, o da ilk 11'de...

Bir maçta infaz edildi G.Saray... Bu takım bugüne kadar hiç böyle havası olmayan maça çıkmamıştı... Boş tribünlerin hoş olmayan manzarası... Basın bile ilgisiz...

Ne tuhaf ülkeyiz... Trabzon'un Şalpazarı ilçesindeki macerayla, Alkent veya Beykoz Konakları'ndaki sevdalara bir bakın... Birinde buram buram aşk, diğerlerinde gecelik zevkler gizli...

Bizleri hep güzele, hep iyiye alıştırdı bu G.Saray ya, çirkini kötüyü aklımıza getirmedik hiç. Şampiyonlar Ligi'nin gediklisi Cimbom, çıtayı yükseltirken bizleri de hep şımarık arzularla doldurdu. Ve işte bu yüzden G.Saray'ın zaferlerinden başka hiçbir neticeyle tatmin olmaz olduk. Ama dün gece.

Beşiktaş'ta üç gün içinde ne değişti ki?.. Sarajevo maçındaki yanlışlıkların tümüne aynen devam... Hırs yok... Kazanma arzusu yok...

Seyirci Beşiktaş'ı gerçekten mükemmel tanıyor... Dün gece tribünleri boş bırakırken, fıtık olacağını önceden kestirmiş ki, "Ne haliniz varsa, görün" dedi...

Seçim sathına girmişken, dönen dolaplardan groki duruma düştük... Dönekliği prensip edinmiş menfaat bezirganları, ülkelerini zerre kadar düşünmediklerini artık çekinmeden deşifre ediyor...

Şu Hülya Avşar - Gülben Ergen olmasaydı... Şu İbrahim Tatlıses - Mahsun Kırmızıgül olmasaydı... Şu Deniz Akkaya ve manken dünyası olmasaydı... Biz ne yapardık yaa... Gecelerimiz ekran başında nasıl geçerdi? Magazin sayfalarımız nasıl dolardı? Onlar olmasa, biz ne yapardık yaa...

Hep acabalar içinde bekledik dün geceyi... Acaba dedik, dünya üçüncüsü bir takım bu apoletin ağırlığı altında ezilir mi? Acaba dedik, Avrupa Şampiyanası elemelerini fazla ciddiye almaz mı? Acaba dadik, İlhan Mansız - Hakan Şükür özlemi başımıza bir dert açar mı? Dedik de dedik...

Türkiye'de bir hoca haykırıyor: "Bu takım, dolu tribünler önünde oynamayı haketmedi mi?" Kırgın, sıkıntılı, isyankar bir hoca, kendisi için değil, zirveye taşıdığı takımı için alkış istiyor... Bu memlekette, F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş'a, kötü günlerinde bile esirgenmeyen övgünün bir zerresini istiyor bu hoca...

Beşiktaş kimseleri aldatmasın... Siz bakmayın, onun üç puanları aldığına... Bu kısmet, nereye kadar gider bilemeyiz, ama Beşiktaş'ın her geçen gün daha iyiye gittiği söylenemez...