Öcal Uluç

Elbette "eleştiri" olacak, yapılan yanlışlar, hatalar ve görülen eksikler, "eleştiri" olarak da, "uyarı" olarak da yazılacak, söylenecektir; basının görevi, gazetecinin görevi, yorumcunun görevi budur ve basının da, gazetecinin de "bunu yapmak" sorumluluğu vardır!..

Bu gece, Fatih Terim'in "en zor gecelerinden biri" olacak!.. "Kazanırsa", mesele yok; "uzun bir dönem rahat nefes alması için", önünde kalıyor, iki maç!..

Sevgili Ünal Özüak "haklı" galiba!.. Ne kadar isterdim; Türkiye adına, Türk sporu adına, Türk basketbolu adına, Türk Basketbol Milli Takımı adına ve de "12 Dev Adam" adına "haksız", hem de "tamamen" haksız olmasını!..

Neden, olayın "Spor - Toto Teşkilat Müdürlüğü tarafından ortaya çıkarılmasının ve Akçaabat Sebatspor - Kayserispor maçının İddaa tablosundan çekilmesinin" ve "durumun Futbol Federasyonu'na bildirilmesinin" üzerinden daha "3 saat geçmeden" Futbol Federasyonu çıkıp "Kayserispor temizdir" açıklamasını yapmıştır? Nasıl yapmıştır, niçin yapmıştır?

Koca koca ve ünlü ünlü adamlar, TV ekranında saatlerce tartışıyorlar; hem de Türk sporunun, Türk futbolunun "en önemli" meselelerinden birini; uzun yılların kanayan yarasını!..

Neymiş efendim; "Şike" değilmiş, "Bahis şikesiymiş!.." Hıımm!.. "Yasa dışı bahis" suçlamasından, adını "bahis" de koysalar, "şike" demeye kadar geldiler!..

Spor, elbette yarışmadır, rekabettir ama... Spor, aynı zamanda sevgidir, saygıdır, barıştır, kardeşliktir, dostluktur, doğruluktur, dürüstlüktür, heyecandır, coşkudur, keyiftir, eğlencedir!..

Görüntü açık: Devletin, "en yetkili" kuruluşlarından birinin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)'nun müfettişlerinin aylarca uğraştıkları ve hazırladıkları rapor; hasır altı!..

Sevgili okurlarım, sevgili futbolseverler, sevgili sporseverler, sevgili halkım, sizden özür diliyorum!.. Spor yazarlığı, "futbol" yorumculuğu adına, büyük çoğunluğumuz, bana göre, "8 - 10 istisna dışında" hemen hemen hepimiz, tam bir vurdum duymazlık, tam bir palavracılık içinde atıp tutmaktan öte bir şey yapmıyoruz! İnanınız ve biliniz ki; "eğer Türkiye Gazetesi'nin spor sayfasında yazmasam", yani "fiilen spor yazarlığı yapmasam", spor sayfalarındaki maç kritiklerinin "bir kaçı hariç" hiç birini ama, hiç birini okumazdım!..

"Kıvılcımlar gördüğümüz", büyük heyecan, coşku duyduğumuz ve umutla "Türkiye, sporun ana dalında da var" demeye başladığımız günler "çabuk" bitti!..

"Ben gitmek istiyorum" diyen futbolcuyu, yalvar yakar ya da yaka paça "tutmak" kadar yanlış bir iş olamaz!.. Adam, bu sözü, durup dururken söylemez!..

"Yeter artık" diyorum!.. "Yazmayayım" diyorum!.. "Bıktırıyoruz" diyorum!.. Ne mümkün?..

"Büyük vaatler" ile göreve geleli "kaç yıl" oldu; bunca başarısızlığın mazereti olarak "şimdi" çıkıp "enkaz edebiyatı" yapıyor; koca Galatasaray Başkanı'na bakın!..

Fevkalâde üzgünüm!.. "Böyle" bir ortamda ve zamanda, Trabzonspor gibi bir takımın, Kıbrıs Rum Şampiyonu'nu geçemeyerek, Şampiyonlar Ligi'ne daha "eleme" turlarında veda etmesinin "mantıklı" hiçbir izahı yoktur!.

"Hikaye bitti sayın okurlar... Artık ortada 'acı gerçekler' var. Feci şekilde kirli, kokuşmuş futbol iliş kileri... Özel kulüp mafyaları... Organize futbol suçluları... Tepeden tırnağa dehşet, yalınkılıç pervasızlık...

Mondragon, bir defa daha "koca" Galatasaray yönetimini dize getirdi!.. Haftalarca, "yıllardır olduğu gibi", tam bir "kedi - fare oyunu" oynandı ve sonunda "Modragon'un dediği oldu!.." Neymiş; Gerets "ısrar etmiş" de onun için, Modragon'a "evet" denmiş!..

Kıbrıs Rumları'nın "emeklilerle takviyeli kasaba takımı" görüntüsündeki şampiyonu önünde seyrettiğim Trabzonspor beni üzdü!..

Türk Sporu'nda Futbol'dan sonra, "çerçeve" bir kanunla "özerkliğe kavuşmuş olan", basketbolden atletizme kadar bütün federasyonların "seçimlerinin yasal olmadığını ortaya koyabilecek" bir karara doğru atılan önemli "hukuki adım", nedense anlı - şanlı Türk spor medyasını ve o medyanın köşe başlarını tutmuş olan "bizleri" ilgilendirmedi!..

Süper Lig'in yeni takımı V.Manisaspor önünde dün gece seyrettiğim G.Saray'ın eksikleri vardı, hataları vardı ama "Mevsim başı olmasına rağmen" sarı-kırmızılı takımın oynamak istediği futbolu da, bu futbolu oynamak için futbolcuların gösterdiği çabayı da beğendim.

Şu hâle bakın!.. Galatasaray yönetimi, Figo'larla, Rui Costa'larla başladığı "transfer" yolunda hem de baş aşağı , Fenerbahçe Appiah'ı, Beşiktaş Ailton'u "taraftarlarının omuzlarında" ve coşku içinde getirirken, Wederson'a kadar çakıldı; onda da durum ortada!..