Ümit Aktan

G.Birliği, Türkiye'nin gözbebeği oldu. Ersun Yanal şu anda Türkiye'nin en bilgili ve en becerikli hocası durumunda. Başkanı bu işi en iyi sevk ve idare edenlerden.

Olacakları öngörmüştüm ama bu kadarını ben de tahmin edememiştim. Beşiktaş'ın aşırı kibirden tepe takla gitmesi ve F.Bahçe'nin sendelediği zaman koluna girilmesi, hortlayan Trabzonspor ruhu ve sonunda kurgunun ortaya çıkarttığı tatsız bir tablo. Bu toz duman içinde helâllık isteyen Fatih Terim, helâl olmayan bir ligin içinden çıktı gitti. G.Saray haramlig sendromuna bir kez daha Hagi'li bir dönem başlatarak çare buluyor. Umre'den eli boş dönen sarı-kırmızılılar Hagi'den bakalım neler bulacak. Ama şurası kesin ki, Erol Ersoy yine sıkıntıların içine düşecek!

Maç öncesindeki gösteri gerçekten görülmeye değerdi. 'Delikanlı hocasına, delikanlıca veda eden' taraftarın herhalde dünyada bir örneği yoktur.

İkiyle ikiyi yanyana getirirsiniz ve çarparsınız beş ediverir. Toplarsınız üç çıkar. Yani bir türlü dördü bulamazsınız. Teori aslında izafiyet, ama top oyununun bugünkü Türkiyesi'nde söz konusu olan tam bir zafiyet. Daha Türkçesi ile görecelilik. Görümcelilik ve börülcelilikle pek bir ilgisi yok. Ama benim karışımım aşağıda sizlere sunulmuştur. Tarifim üzerine pembeleşinceye kadar hafif ateşte bekletin ve sonra lütfen bir daha okuyun. Çünkü derdim duyguları dolandırmak değil. Duyguları dolandırmayı ister sağda solda dolaştırmak, ister Sülün Osman gibi Galata Köprüsü'nü pazarlamak olarak algılamak serbesttir.

Akçaabat'ta oynanan maçta; müsabakanın en önemli gerçeğini kabul etmemiz gerekir. A.Sebatspor, daha iyi oynadı, daha iyi savundu ve daha iyi hücum etti. Geriye gömülmeden ve tekme atmadan aslanlar gibi oynadığı maçtan 1 puanla çıksaydı, bu zaten adalet olmazdı.

Bu takıma saygı duymayan çarpılır!.. Anlı şanlı ve İspanya Ligi'nin tepesini kovalayan, ayrıca Beşiktaş'ı orada burada yenmiş Valencia'dan söz etmiyorum, G.Birliği'nden söz ediyorum. Ersun Yanal'ın askerleri kendi topunu kabul ettirip, oyunun iki yönünü de ders verir gibi oynadı.

Ben üstü kapalı yazdım. Çünkü üstü açılınca fena kokar bu meret. Derdim itlerle mitleri yazmaktı. Ayırmak size kalmış. Artık yerli yerine "Bi zahmet" siz oturtursunuz. Oturmazsa bir kahve söyleyin o oturur.

Sen kalk Adana'dan gel. Her kademede yaptıkların alt alta yazmaya bile sığmasın. İmparator ol.

G.Saray galiba nihayet ideal defans kurgusunu bulmaya başladı. Göbeğe Suat'ı koyunca hem kademe anlayışı, hem de top ortada ve kendisindeyken üçlü defans oynayabilme zenginliği çıktı ortaya.

Sanmayın ki moda bana da bulaştı, bir star da ben seçeceğim.

Derbinin önce futbol dışındaki gerçeklerinin bir resmini çekelim.

Bunun adı UEFA Kupası'ydı. Acemiliğin, gençliğin ve tecrübesizliğin en çok ortaya çıkacağı yere gelmişti G.Saray.

Sanmayın ki sizlere rüya tabirleri yapacağım. Gece üstünüz açık uyuyup, kardan soğuk aldıysanız beni ilgilendirmez.

G.Saray'ın arayışını sürdürdüğü "Geçmişinden gelen ayak izleri" ve taraftarın hâlâ özlemini duyduğu efsanenin geri dönmesi dün de sabırla beklendi. Aslında bir iyi, bir kötü, bir maçın içinde bile bazen iyi, bazen kötü olan G.Saray'da efsanenin dönmesi beklenirken geri teptiğine şahit olmaya başlıyoruz.

F.Bahçe, Kadıköy'de futbolcuları toplayıp formaları yıkasa, yine de Beşiktaş ve G.Saray'dan fazla reyting yapıyor. G.Saray ise şu haliyle bile Ankara'da, yine de belli bir reytinge sahip olduğunu gösterdi. Beşiktaş maalesef reyting yönünden en gariban olan takım durumunda. Bugünkü kutularım daha çok sportif reyting savaşları üzerine oluştu.

Türkiye'nin en iyi iki teknik direktörü düşüne düşüne bir maç oynadılar. Yanal, daha oturmuş bir kadroya sahip olduğu için hamle şanslarını daha doğru kullandı.

Türkiye Ligi'nde futbolun bütün tartışmalarını bir yana bıraktık, hatta onlarca yılın özlemi Şampiyonlar Ligi finalini kazanmamızın da tadını çıkaramadan, "İşkilli düdüğün destanı" ile uğraşıp duruyoruz.

Sevgili Fatih Terim biliyorum futbolcuna lâf söyletmezsin ama gece kuşları dışındakilerden bazıları da ruhlarını kaybetmiş.

Maç, başlama vuruşu yapılana kadar en adil değerlendirmeyle dengesiz bir mücadele olacağını açıkça ortaya koyuyordu. Bir tarafta aynı zamanda varlıklı bir işadamı olan, eğitimli bir üniversite profesörü, karşısında da bir primat... İkisinin arasındaki fikir savaşını tabii ki, "bilge" olanın kazanması bekleniyordu.

Aylardır ortalığı geren, koridorda adam döven, asan ve kesen, sonunda tüm cemaatiyle bütün rakiplerini hâkir gören ve ortalığı boş bulduğu MHK da, ligi ona peşkeş çektiği için açıktan kibir yapmaya başlayan Beşiktaş, yaşadığı sıkıntıya kılıf arıyor.