Öcal Uluç

Kabahat senin!.. Bu, “sözüm ona” taraftarı iyi bilirsin!.. Galatasaray içindeki “Bizans oyunlarını” iyi bilirsin!..

Galatasaray Yönetimi “günlük hatalar yapıyor”, bunlar “dev aynalarına, manşetlere çıkarılarak” kampanyalar başlatılıyor, taraftarlar dolduruşa getiriliyor…

Daha bu hafta Mourinho'nun Chelsea'sini deviren ve İngiltere gibi zorlu bir ligde haftalardır liderlik koltuğunda oturan Leicester'in önlenemeyen yükselişinin hikayesi ne?..

Hoppala; bayram değil, seyran değil, "enişteler" neden Dursun Özbek'i öpmeye kalkıştılar?.. Neymiş bu "eski başkanlar heyeti?.."

Sabri sadece bir örnek… Kendi öz çocuğuna tribünden demedik laf bırakmayan nankörler ve onlardan bu kadar korkan korkaklar oldukça daha çook kelle verir bu yönetim…

O, "Uluç ve Bilgiç ailelerinin en büyüğü olma bayrağını" bana bırakarak, aramızdan ayrıldı. Keşke hep yaşasa ve "o bayrak onda kalsa" idi; "en çok" yakışanında!..

Sakat sakat gel, "Birkaç dakikalık evrak gecikmesi" bahanesi ile "sakatlığını tamamen geçirene, yani ocak ayına kadar" sadece antrenmana çık, özel ve hafif maçlarda yavaş yavaş kendini dene, "Paranı al, yan gel yat, arada bir Almanya'ya git" döneminden sonra, "iyice iyileştiğini anlayınca" resti çek; "Ben ailemi özlüyorum, Almanya'ya döneceğim!.."

Galatasaray, çifte lisans rezaletinde bile bile lades demiştir. Federasyon da, oyuncunun sahaya çıkmasına göz yumarak skandala ortak olmuştur…

Bir Sneijder parasına takım kuran Akhisar nasıl oluyor da üst üste yıldızlarını da kaybettiği halde Galatasaray'ın 2 puan üzerinde olabiliyor?

Sevgili Kemal Belgin "Dün hoca, yarın yorumcu" başlıklı yazısında "bir paragraf" ile, bir sütunluk yazının anlatacağı bütün şeyleri özetledi, hem de hepimizin yüzünde şaklayan bir "Osmanlı tokadı" gibi!..

Takımın hali pürmelalini Sneijder gayet güzel ortaya koydu. Şimdi bu tabloya bakarak Denizli Galatasaray'ın başına geçmekle büyük risk aldı…

Hamza Hoca’yla olmazdı… Denizli ise risk aldı. Futbol hayatına noktayı unutulmazlar arasına girdiği bir kulüpte koymak, herkese nasip olacak bir şans değil…

Esas" itibariyle "haklı" bir karar ama "şekil" itibariyle hatalı bir uygulama oldu, "Hamza Hoca ile yolların ayrılması!.." Karar, "esas" itibariyle haklıydı, zira Hamza Hoca, geçen sezon, "Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın hemen her hafta "Biz şampiyonluk istemiyoruz" der havasıyla "geriye doğru koştukları" bir yarışta, Ali Dürüst - Abdürrahim Albayrak gibi "iki tecrübeli kurdun Florya'dan çıkmaması" ve kendisinin de daha çok "iyi ağabeyliği" sayesinde, Galatasaray tarihinde "efsane olma şansını" yakalamış; 4'üncü yıldız takılmış, lig ve kupa şampiyonlukları müzeye konmuştu!

Hamzaoğlu'nun gidişinde görünürde "bardağı taşıran son damlalar" olabilir, ama aslında hoca "gidiş yolculuğuna biletini kendi kesmiştir, taa sezon başında!.."

Beşiktaş'ın saygınlığının sağlanması gerektiğini söyleyen ve 'zarafet' isteyen Orman, bir yandan da tehditkâr sözlerle racon kesiyor…

Milyon avroları kulüplerine bonservis ücreti vererek alıyorlar", ceplerine de her yıl "milyon avroları garanti para olarak, maç başı on binlerce avro da ekleyerek" koyuyorlar, "primler" de ekstra!..

TSYD ile Fenerbahçe Kulübü arasında akreditasyon konusunda al gülüm - ver gülüm yaşanırken tek yetkili Spor Teşkilatı neden susuyor?

İzmir'de yıllar sonra bir büyük kavganın bitişi, bitirilişi için çok önemli adım atıldı; bundan sonrası çok daha kolay olacak!..

Avrupa Ligi'nde Beşiktaş'ın grubunda olan "Skenderbeu" adlı Arnavut takımı, Portekiz Ligi lideri Sporting Lizbon'u 3-0 yeniyor, Galatasaray, 5'inci durumdaki Benfica'ya, "hezimetten kurtularak" yenilip dönüyor!..

Hamzaoğlu, "Benfica'yı yenmeye gideceğiz" sözünü defalarca söylediği hâlde, sahaya sürdüğü tertip ve taktikle gösterdi ki, o sözler "korku içindeki adamın gece mezarlıktan geçerken ıslık çalmasına" benziyordu!..