28 Mayıs 2007
Onur heyecanla indi taksiden!..
Aylin sabahtan beri hiç durmadan koşturuyordu. Sabah poliklinikten sonra servise çıkmış, Profesör Kemal Akan'la birlikte hastaları gezmiş, ardından kritik vakalar hakkında yine hocayla toplantıya girmiş, tam mesai bitmek üzereyken gelen iki hastanın ön bilgilerini almış, artık işinin bittiğini fark ettiği an ise yorgunluktan yıkılacak hale gelmişti. Saatine baktı önlüğünü çıkarmadan önce. Beşi birkaç dakika geçiyordu. Dudaklarını ısırdı. Eli cep telefonuna doğru gitti. Tereddüt içindeydi. Bir yandan her zaman ön planda tuttuğu mantığı aramamasını söylüyor, bir yandan yüreğinin derinliklerinden gelen bir ses "ne duruyorsun arasana!.. Sen de çok istiyorsun aramayı, bu eziyeti neden yapıyorsun kendine?!." diye feryat ediyordu. Çantasından Onur'un kartını bulup çıkarttı ve genç avukatın cep numarasını tuşladı. Birkaç saniyelik beklemeden sonra genç adamın sesi duyuldu: